İngiltere'De Krallık Nasıl Başladı ?

Bilgin

Global Mod
Global Mod
İngiltere'de Krallık Nasıl Başladı?

İngiltere'nin tarihi, Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ve sonrasında gelen karışıklıklarla şekillenmiştir. Ancak İngiltere'de krallığın temelleri, Anglo-Saksonlar'ın Britanya adasına yerleşmeye başlamasıyla atılmaya başlanmıştır. Peki, bu süreç nasıl gerçekleşmiştir ve İngiltere'de krallığın doğuşu nasıl olmuştur? Bu yazıda, İngiltere'deki monarşinin başlangıcına dair önemli tarihsel adımları ele alacağız.

Anglo-Saksonların Britanya'ya Gelişi

İngiltere'de krallığın temelleri, MS 5. yüzyılda, Roma İmparatorluğu'nun Britanya'yı terk etmesiyle atılmaya başlanmıştır. Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Britanya'nın korumasız kalmasına yol açtı. Bu boşluğu değerlendiren Anglo-Saksonlar, kıtanın kuzeydoğusundan, günümüz Almanya, Danimarka ve Hollanda bölgelerinden gelen Cermen kabileleri, Britanya adasına yerleşmeye başladılar. Bu süreç, bölgede Anglo-Sakson Krallıkları'nın kurulumuna zemin hazırladı.

Bununla birlikte, İngiltere'nin o dönemde tek bir egemenlik altında birleşmesi mümkün olmamıştır. Farklı bölgelerde, farklı Anglo-Sakson kabileleri hüküm sürmüş ve birbirleriyle savaşarak topraklar elde etmeye çalışmışlardır. Bu kabilelerin birleşerek daha büyük krallıklar kurmaya başlamaları, İngiltere'de merkezi bir monarşinin oluşmasının ilk adımlarını atmıştır.

Kral Alfred ve Anglo-Sakson Krallıkları

Anglo-Saksonlar döneminde, özellikle 9. yüzyılda Viking akınları İngiltere'yi oldukça zor durumda bırakmıştır. Vikingler, özellikle Danimarka ve Norveç'ten gelen savaşçılardı ve İngiltere'ye sürekli saldırarak birçok Anglo-Sakson krallığını ele geçirmişlerdir. Ancak, bu dönemin en önemli figürlerinden biri olan Kral Alfred (Alfred the Great), Vikinglere karşı direnmiş ve 878 yılında Edington Savaşı'nda onları yenilgiye uğratmıştır.

Alfred'in zaferi, Anglo-Saksonlar için bir dönüm noktası olmuştur. Bu zafer sayesinde, İngiltere'deki krallıklar arasındaki birleşme süreci hızlanmış ve monarşinin güçlenmesi sağlanmıştır. Alfred, aynı zamanda eğitim ve hukuk reformları ile de tanınmış ve Anglo-Sakson kültürünün güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Alfred'in ölümünden sonra, oğulları Edred ve Edward'ın yönetimi altında, Vikingler'le yapılan savaşlar devam etmiştir. Ancak, zamanla Vikingler de İngiltere'de kalıcı olarak yerleşmeye başlamış ve bölgedeki krallıklarla bir tür işbirliği yaparak yerel yönetimlerde etkili olmuşlardır.

Normandiya Fethi ve İngiltere Krallığının Güçlenmesi

İngiltere'deki krallığın asıl büyük dönüşümünü sağlayan olay, 1066'daki Normandiya Fethi olmuştur. Bu olay, İngiltere'deki monarşinin şekillenmesinde en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. 1066'da, Normandiya Dükalığı'ndan gelen William, Hastings Savaşı'nı kazanarak İngiltere'yi fethetmiştir. William, "William the Conqueror" (Fethin William'ı) olarak tarihe geçmiştir.

William'ın İngiltere'yi fethetmesi, Anglo-Saksonlar’ın hâkimiyetindeki toprakların Normandiyalılar tarafından ele geçirilmesine yol açmıştır. Normandiya Krallığı’nın etkisi altında, İngiltere'deki feodal sistem daha da pekişmiştir. Bu dönemde, toprakların yönetimi yerel soylulara verilmiş ve İngiltere’deki krallık yapısı feodal bir yapıya bürünmüştür. William, monarşinin yetkilerini genişleterek, krallığın gücünü artırmış ve İngiltere'deki yeni egemenliğini sağlamlaştırmıştır.

İngiltere’de Krallığın Evrimi ve Kraliyet Ailesi

1066’dan sonraki süreç, İngiltere’deki monarşinin evrimleştiği bir dönem olmuştur. Normandiya’daki feodal sistemin getirdiği değişiklikler, İngiltere’deki yönetim biçimlerini de şekillendirmiştir. Ancak bu dönemde, kralların güçlerini kaybetmeye başlamasıyla birlikte parlamenter sistemin temelleri de atılmaya başlanmıştır.

1189 yılında Richard I'in tahta çıkmasıyla başlayan "Aslan Yürekli Richard" dönemi, İngiltere’deki monarşinin, İngiltere halkı üzerinde daha fazla denetim sağlama çabalarına zemin hazırlamıştır. Richard'ın ardından gelen John'un (John Lackland) kötü yönetimi, sonunda 1215’te Magna Carta'nın imzalanmasına yol açmıştır. Magna Carta, kralların mutlak yetkilerini sınırlayan ve halkın haklarını güvence altına alan önemli bir belgedir. Bu, İngiltere’deki monarşinin sadece bir hükümdar değil, halkın da denetiminde olduğu bir yönetim anlayışını doğurmuştur.

İngiltere Krallığının Sonraki Dönemlerdeki Rolü

İngiltere’deki krallığın rolü, 13. ve 14. yüzyıllarda daha da evrilmiştir. Parlamentonun güç kazanması, kralların tek başlarına karar alma yetkilerini sınırlamıştır. Ancak, İngiltere Krallığı hala büyük bir siyasi etkiye sahip olmuştur. 17. yüzyılda, özellikle Charles I’in hükümet tarzı nedeniyle kraliyet ve parlamentonun çatışmaları had safhaya ulaşmış ve bu süreç İngiliz İç Savaşı’na (1642-1651) yol açmıştır. Bu savaşın sonunda, kraliyet yanlıları mağlup olmuş ve 1649 yılında Charles I idam edilmiştir.

Ancak, monarşi 1660'ta tekrar geri dönmüş ve Charles II tahta çıkmıştır. Modern monarşinin temelleri, bu dönemde atılmaya başlanmış ve 1688’deki Glorious Revolution (Şanlı Devrim) ile birlikte, parlamentonun üstünlüğü kesin olarak kabul edilmiştir.

Sonuç: İngiltere’de Krallık Nasıl Başladı?

İngiltere’deki krallığın başlangıcı, Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, Anglo-Saksonların yerleşmesi ve Viking akınları gibi çeşitli etmenlerin bir araya gelmesiyle şekillenmiştir. Krallık, başlangıçta farklı Anglo-Sakson krallıklarının birleşmesiyle oluşmuş, ardından Normandiya Fethi ve feodalizmin etkisiyle daha da güçlenmiştir. Ancak İngiltere’deki monarşi, zaman içinde halkın denetimine girmeye başlamış ve parlamenter sisteme doğru evrilmiştir. Sonuç olarak, İngiltere’deki krallığın tarihi, sadece monarşinin gücünü değil, aynı zamanda halkın devlet üzerindeki etkisini de yansıtmaktadır.
 
Üst